Bu bölümde sizler için hazırladığımız Sık Sorulan Sorulardan seçilmiş yazılar hakkında bazı temel metin bilgiler yer almaktadır.
Therapia Garden Psikoloji
Telefon : 0 (538) 310 72 72
Bu bölümde sizler için hazırladığımız Sık Sorulan Sorulardan seçilmiş yazılar hakkında bazı temel metin bilgiler yer almaktadır.
Kişinin sınav olma ile ilgili tüm durumlarda ortaya kontrol edilemez bir şekilde çıkan ve kişinin kontrolünü ele alan, başarı için tedavi edilmesi gereken bir bozukluktur. Belli bir düzeyin üzerine çıkan kaygı beynin işleyişini olumsuz etkilemeye başlar. Artan kaygı; zihni sürekli meşgul eden düşüncelere, bedensel tepkilere, kaçınma davranışlarına yol açmaktadır. Mide bulantısı, el titremesi, nefes düzensizlikleri, kalp çarpıntısı, kontrol dışı bağırsak hareketleri gibi bedensel tepkiler dikkat ve konsantrasyonu da olumsuz yönde etkileyerek başında korkulan ve kaçınmak istenen durumun gerçekleşmesine yani başarısızlığa sebep olur.
Tedavi Yaklaşımı ve Süreç
Sınav kaygısı yaşayan kişi için, çalışma alışkanlıklarının zaman yönetiminin, kendilikle ilgili mükemmeliyetçi yaklaşımın, görev ve sorumlulukların , başarısız olma ve değerlendirilme ile ilgili korkuların, aile ve çevrenin beklentilerinin, geleceğe yönelik düşünce ve inançların üzerinde değerlendirmeler yapılması ve bu başlıkların yeniden yapılandırılması gerekmektedir.Tedavi sırasında özellikle ilk seansta ve aralıklı görüşmelerle ebeveynler sürece dahil edilir.
Uzm. Psk. Duygu KARAKULAK TAKVİM
Bir psikolog bu problemlerinizle başa çıkabilmeniz için size yardımcı olabilir. Psikoterapi aracılığıyla psikologlar her yaştan insanın daha mutlu, sağlıklı ve verimli bir hayat yaşamalarına yardımcı olabilir. Psikoterapide psikologlar bilimsel olarak onaylanmış yöntemlerle insanların daha sağlıklı ve etkili alışkanlıklar edinmelerini sağlıyorlar. Psikoterapiye karşı farklı yaklaşımlar var. Bilişsel davranışçı, kişilerarası iletişim ve çeşitli konuşma terapileri bunlardan bazıları. Bunlar, kişilerin sorunlarını kendi kendilerine çözmelerine yardımcı oluyor. Psikoterapi, psikolog ve birey arasındaki ilişkiye dayanan bir tedavi yöntemidir. Diyaloglara dayanarak objektif, yargılamayan ve tarafsız biriyle problemlerinizi konuşmanızı sağlayacak destekleyici bir ortam yaratılmasına imkan sağlar. Psikoloğunuzla beraber sizi en iyi performansınız sergilemekten alıkoyan davranış ve düşünce biçimlerinizi isimlendirip değiştirmeye başlayabilirsiniz. Tedavi bittiğinde yalnızca sizi buraya getiren sorunu çözmekle kalmıyor aynı zamanda gelecekte oluşabilecek sorunlarınızla başa çıkmanın yollarını da öğrenmiş oluyorsunuz.
Psikoterapiyle ilgili bir sürü yanılgınız olabilir. Bunlar sizi isteksizleştirebilir. Duyduklarınız yerine gerçekleri bilseniz bile denemek konusunda tereddütleriniz olabilir.
Bu tereddütleri yenmek sonuca değer. Çünkü her zaman hayat istediğiniz seviyede olamayabilir ve psikoterapi size yardım edebilecek bir tedavi. Bazı insanlar uzun zamandır depresif, gergin ve sinirli hissettikleri için psikoterapiyi denemek istiyor. Diğerleri ise kronik hastalıkları, fiziksel ve zihinsel sağlık durumlarını etkilediği için. Bir başka grubun ise yardıma ihtiyaç duydukları daha kısa vadeli problemleri olabiliyor. Boşanma, ölüm, yas tutma gibi insanı boşluğa sürükleyen hislerle boğuşmak bu sorunlardan bazıları.
Terapiye ihtiyaç duyduğunuzu gösteren işaretlerden bazıları;
Aşırı alkol tüketimi, uyuşturucu kullanımı, agresiflik, başkalarına ya da kendine zarar veren eylemlerde bulunma.
Psikoterapi ile ilgili çok çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır. Psikologlar genellikle bunlardan bir veya daha fazlasını kullanırlar. Her teorik bakış açısı psikoloğun karşısındaki kişiyi ve problemlerini anlayıp çözüm üretmesine yardımcı olmakta bir yol haritası görevini görür. Göreceğiniz tedavi değişik faktörlere, güncel psikolojik araştırmalara, psikoloğunuzun teorik çalışmalarına ve sizin için en uygun olan tedavi şeklinin belirlenmesine bağlıdır.
Psikoloğunuzun teorik bakış açısı konuşma sırasında neler olacağını belirler. Örneğin, bilişsel davranışçı yaklaşımı kullanan psikologlar tedaviye pratik bir bakış açısıyla yaklaşır. Psikoloğunuz sizden daha etkili bir başa çıkma mekanizması oluşturmanız için değişik ödevler yapmanızı isteyebilir. Bu yaklaşım ödev yaptırma ile pekiştirilir. Mesela, bir olaya vereceğiniz ve verdiğiniz tepkileri bir not defterinde toplamanızı isteyebilir. Ya da seanslar arasında yeni bir davranış biçimi kazandırmayı amaçlayabilir. Mesela asansör korkusu olan birinden asansör tuşlarına basmasını istemek gibi. Belli bir konuda daha fazla bilgi edinmeniz için sizden bazı materyaller okumanız da beklenebilir.
Psikoanalitik ve hümanistik yaklaşım ise tam aksine davranışlardan çok konuşmaya odaklanır. Seanslarınızın tamamı sorunlarınızın kökeni ve bunların problemlerinizle olan bağlantısını tartışmakla geçebilir.
Psikoloğunuz birkaç tane psikoterapi yaklaşımını bir araya toplayabilir. Aslında çoğu psikolog tek bir yönteme bağlı kalmaktansa değişik yaklaşımları karıştırmayı tercih eder. Böylelikle kişiye özel tedaviler hazırlanır.
Asıl önemli olan psikoloğunuzun sizin yardıma ihtiyaç duyduğunuz alanda uzman olması ve size problemlerinizde yardımcı olabilecek olmasıdır. Psikoterapiye karar verdiğinizde, doğru psikoloğu bulmalısınız.
Bu gibi evlilik sorunları olan kişiler uzman psikolojik danışmanlarımız ile birebir görüşerek sıkıntılarını anlatıp sorunlarına özel çözüm bulma arayışına girmektedir. Evlilik sürecinde çiftlerin anlaşamaması, huzursuz olma hissi, fikir ayrılıkları, dini ve siyasi görüş ayrılıkları, güven bunalımı, aldatma – aldatılma gibi sorunların kişiye özel cevapları bulunarak, motivasyon verici ve yönlendirici destek sağlanıp, sorunlarının giderilmesine yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Seansların en temel parçasını başvuran kişilerin aktardıkları ve sorunlarını nasıl gördükleri oluşturmaktadır. Seans boyunca karşılıklı görüşme yapılmakta ve sorunlara odaklanmaktadır. Seanslar bire bir görüşmeden, çift ve grup uygulamalarına kadar değişkenlik gösterir.
Anoreksiya nervozadaki temel belirtiler; zayıf bir bedene sahip olma arzusu, kilo almaktan aşırı korku, beden imgesinde bozukluk ve adet kesilmesidir. Hasta kilo kaybetme amacıyla özel davranış biçimleri geliştirir. Hastaların yaklaşık yarısı bütün yiyecek alımını ileri derecede azaltarak kilo kaybeder. Bazıları yoğun egzersiz yapar. Hastaların diğer yarısı sıkı diyet uygular, ara sıra kontrol kaybederek tıkınırcasına yemek yer ve ardından bu yediklerini kusarak çıkarır. Hastalar aldıkları besinlerin kilo yapıcı etkisini azaltmak için laksatif (ishal yapıcı) , diüretik (su atıcı) gibi ilaçlara da baş vurabilirler. Sonuçta hasta, sağlığını tehdit edecek ölçüde zayıflamıştır.
Bulimiya nervoza aşırı yeme atakları ve ardından gelen kusmaların ön planda olduğu bir yeme bozuklukları tablosudur. Hasta yine zayıf bir beden sahip olmak istediği için anoreksiya nervozadaki gibi yediklerini dışarı atmak, kalori yapıcı etkilerini gidermek için çeşitli yollara başvurur. Ancak bu tabloda farklı olarak hasta hafif kilolu ya da normal beden ağırlığındadır.
Doktorunuz size uyku probleminizin teşhisi için bir uyku kliniğine gitmenizi önerebilir. Uyku klinikleri özellikle uyku apnesi, narkolepsi ve kalp rahatsızlıklarıyla ilişkili uyku problemleri için faydalıdır. Bir veya iki gecenizi, uyurken kalbinizin, beyninizin ve nefes alıp vermenizin gözlemlendiği bir uyku laboratuvarında geçirmeniz gerekebilir. Uyku uzmanı test sonuçlarınızı gözden geçirerek, neyiniz olduğunu söyleyebilir. Uyku probleminiz stres veya bir hastalıktan, fazla kafein veya alkol almaktan, fiziksel veya duygusal problemlerden, kullandığınız ilaçlardan veya yaşam stilinizden kaynaklanabilir. Uzman doktor neden uyku problemi çektiğinizi anlamaya çalışır, bu da nasıl daha iyi uyuyabileceğinizin belirlenmesine yardımcı olur.
“Sadece bir saniye için gözlerinizi kapatın ve bir odaya girdiğinizi ve orada bazı arkadaşlarınızı ve meslektaşlarınızı gördüğünüzü düşünün, birden yere doğru bakıyorsunuz ve üzerinizde hiçbir giysinin olmadığının farkına varıyorsunuz”. Sosyal fobisi olan kişilerin bir toplumsal durumla karşılaştıklarında neler hissettiklerini bu senaryo çok iyi anlatmaktadır. “Büyük bir utanç duyarsınız, odadan kaçıp gitmek istersiniz, sanki ölecekmiş gibi olduğunuzu hissederseniz, hiç kimseyi yeniden görmek istemezseniz”. SF bireyin başkaları tarafından yargılanabileceği kaygısını taşıdığı toplumsal ortamlarda mahcup ya da rezil olacağı konusunda belirgin ve sürekli korkusunun olduğu bir kaygı bozukluğudur. Kişiler başkalarıyla etkileşimde bulunmalarını gerektiren ya da bir eylemi başkalarının yanında yerine getirmeleri gereken durumlardan korkarlar ve bunlardan olabildiğince kaçınmaya çalışırlar. Başkalarının kendileriyle ilgili olarak anksiyeteli, zayıf, kaçık ya da aptal gibi yargılarda bulunacağını düşünürler. Ellerinin ya da seslerinin titrediğinin farkına varacaklarıyla ilgili kaygılarından ötürü toplum önünde konuşmaktan korkabilirler ya da düzgün bir biçimde konuşamıyor gibi görünmekten korktukları için başkalarıyla karşılıklı konuşurken aşırı kaygı duyabilirler. Diğer insanların ellerinin sallandığını görmesinden utanç duyacaklarından korktukları için başkalarının yanında yemekten, içmekten ya da yazı yazmaktan kaçınabilirler.
Sosyal fobi iki şekilde görülür. Korkular bir çok toplumsal durumları kapsıyorsa yaygın tip, bazı durumları kapsıyorsa (Başkalarının önünde imza atmak, yemek yemek, konuşma yapmak gibi) yaygın olmayan tiptir. Sosyal Fobi’nin yaşam boyu görülme oranı % 2-13 arasındadır. En sık görülen psikiyatrik hastalıklardan biridir. Türkiye’de üniversite öğrencilerinde yapılan araştırmada %24’ünde bu hastalığın olduğu saptanmıştır.
Sosyal Fobi’de korkulan durumla karşılaşıldığında bedensel belirtiler ortaya çıkar. Bunlar yüz kızarması, terleme, ağız kuruluğu, çarpıntı, nefes kesilmesi, nefes darlığı, mide barsak sisteminde rahatsızlık, diyare, kas gerginliği, titreme gibi. Bu sırada aklından geçen düşünceler “güçsüzüm, yetersizim, çirkinim, beğenilmiyorum, sevilmeye layık değilim, hata yapmamalıyım, mükemmel olmalıyım, kaygılı olduğumu belli etmemeliyim, rahat davranmalıyım, kusursuz görünmeliyim, herkesin beğenisini kazanmalıyım” şeklindedir. Bu düşünceler sonrasında oluşan kaçınma belirtileri ise korkulan ortama girmeme, korkulan ortamı terk etme, göz temasından kaçınma, ilgisiz şeyler düşünme şeklinde olabilir.
Liebowitz Sosyal Fobi Ölçeği’nde belirlenen sosyal durumlar şu şekildedir.
Aile ve evlilik gibi sorunları olan veya bireysel, cinsel ve kurumsal sorunları olan kişiler psikolojik danışmanlara başvurabilirler.