Genel anlamıyla bireysel terapi, yaşam kalitesini arttırmak ve davranış değişikliği yaratabilmek amacıyla yürütülen, birey ile terapist arasındaki işbirlikçi bir süreçtir. Hayatında engellerle karşılaşan bireylere baş etme becerisi kazandırırken, şefkat, özgüven, sevgi, cesaret gibi olumlu duygulanımları da arttırır. Bu terapötik yolculukta birçok insan, bireysel farkındalıkların
Bireysel psikoterapi, tanı konulmuş depresyon, anksiyete, kişilik bozuklukları gibi ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanıldığı gibi, ilişki problemleri, stresle baş etme problemleri, kararsızlık gibi günlük sıkıntılar için de kullanılır.
Eğer yaşadığınız bir problem, iş, aile, sosyal yaşam gibi hayatınızın belirli bir alanını olumsuz bir şekilde etkiliyorsa ve kendi başınıza baş etmede zorluk çekiyorsanız, psikoterapiye başvurmanız faydalı olacaktır. Yaşadığınız problemler hayatınızı etkilerken kendini duygusal değişimler, işlevsel olmayan düşünceler ve fiziksel problemler şeklinde gösterebilir. Terapist sizi dinleyen ve anlamaya çalışan bir uzman olarak semptomların arkasında yatan temel nedenleri bulmada yardımcı olur. İşlevsel olmayan düşünceleri, davranışları ve duyguları değiştirmede destek verir. Zorluklarla yüzleşebilmek ve problemlerle baş edebilmek için danışana tüm hayatı boyunca kullanabileceği çeşitli beceriler kazandırır.
Bireysel psikoterapide kullanılan çeşitli psikoterapi yöntemleri vardır. Psikoterapist bazen yetkinliği doğrultusunda tekbir yöntemi kullandığı gibi birçok yönteme ait teknikleri kombine ederek de kullanabilir. Bilişsel davranışçı, varoluşçu, çözüm odaklı, psikanalitik psikoterapiler bu yöntemlerden bazılarıdır.
Genel olarak psikoterapinin amacı, tanılanmış ruhsal bozuklukların tedavisi, bireyin gelişimini sağlamak ve psikolojik olarak daha sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olmaktır. Bireysel terapide danışanın aktif bir rol oynaması, terapötik hedeflerin danışan ve terapist işbirliği ile belirlenmesi en faydalı süreçtir.
Bireysel terapi seansları genellikle 50dk. sürer. Sıklığı ve sürecin uzunluğu büyük ölçüde danışanın ihtiyaçlarına, hedeflere ve motivasyonuna bağlıdır. Ortalama olarak haftada bir seans birçok durumda uygundur. Terapötik hedeflere ulaşıldığında ve sonlandırma seanslarına geçildiğinde bu sıklık iki haftada bire ve sonrasında ayda bire düşebilir. Problemin yoğunluğu ve kişinin etkilenme düzeyi yüksek olduğunda sıklık ve sürecin uzunluğu da artacaktır.
Psikoterapinin etkinliğinde bireyin iyileşme, gelişme arzusu büyük rol oynar. Ayrıca birey için en uygun terapistle çalışmak da önemli bir etkendir.
Yapılan araştırmalar, depresyon, anksiyete gibi ruhsal problemlerin çözümünde psikoterapinin etkinliğini kanıtlar yöndedir. Ayrıca psikoterapi, psikoterapi artı farmakolojik tedavi, sadece farmakolojik tedavilere kıyasla daha uzun süreli ve daha güçlü bir etkiye sahiptir. Problemlerin tekrarlama riski de psikoterapide, farmakolojik tedavilere kıyasla daha azdır. Psikoterapi yöntemlerinin büyük bir kısmı bilimsel çalışmalara, klinik gözlemlere ve etkinlik çalışmalarına dayalı bilimsel tekniklerden oluşur. Bu teknik ve yöntemlerin etkinliğinde bireyler arasında farklılaşma görülmektedir. Bu açıdan bireyi anlamaya ve tanımaya, ihtiyaç ve isteklerine uygun teknikler kullanmaya dayalı terapötik çalışmalar daha faydalıdır.