Her ne kadar aşkla ilgili, ıstırap çekmek, yataklara düşmek hatta aşkından ölmek gibi birçok söylem bulunsa da karnımızda uçuşan kelebeklerin sağlığımıza faydası yadsınamaz. Siz aşkınız için savaşırken aşk da sizin için hastalıklarla ve stresle savaşır, bağışıklık sisteminizi güçlendirir.
Aşk, hem ruhsal hem de fiziksel sağlığımızı etkiler. Aşkın en büyük faydasının stresi azaltmak olduğunu söylemek yerinde olacaktır. Bir stresle baş etme yöntemi olarak aşk, depresyon ve anksiyete bozukluklarından kalp hastalıkları ve kansere kadar birçok hastalığa karşı koruyucu ve iyileşmeyi kolaylaştırıcı bir yaşantıdır. Yüz yıllardır aşkın bu etkisi incelenmiş ve farklı şekillerde faydalanılmıştır. Örneğin, Budist geleneğinde öfkeyi faydalı bir duyguyla değiştirmek için uygulanan bir meditasyon yöntemidir aşk. Günümüzde ise, bilimsel gelişmeler ile yapılan araştırmalar bize aşkın faydalarını nörolojik ve fizyolojik kanıtlarla sunmaktadır.
Aşk gibi keyif veren aktiviteler ile uğraşmak beynimizde duygular, hafıza ve motivasyondan sorumlu olan limbik sistemi aktive eder. Organlarımızın çalışmasından sorumlu olan otonom sinir sistemimiz de limbik sistemdeki bu değişimlerden etkilenir.
Aşkla birlikte değişen nörotransmitterler ve hormonlar tokluk hissinde artışa neden olarak kilo vermeye yol açabilir. Ayrıca bu hormonal değişimle birlikte aşık olan kişi daha neşeli ve hareketli olduğu için de kilo kaybı yaşayabilir. Zihnin sürekli aşık olunan kişiyle meşgul olması ve daha çok aşkın hazzının aranması ile uykuya olan ihtiyaç da azalır. Tatmin edici aşk birlikteliğindeki cinsel ilişki ise uykunun azalmasına rağmen daha faydalı bir uykuyu getirir. Cinsellik ve aşk ile değişen hormonların diğer bir etkisi de daha pürüzsüz ve canlı bir cilt sağlamasıdır.
Aşkla birlikte fiziksel temasın artması ve sevgi dolu kucaklaşmalar ile kan basıncının düştüğü ve gevşeme durumu yaratan oksitosin hormonunun arttığı gözlemlenmiştir. Salınımı artan endorfinin etkisiyle ağrı duyumu azalır, birçok ağrı bozukluğunun yarattığı sıkıntılardan aşk ile uzaklaşmış oluruz.
Yine endorfin ve seratonin salınımının etkisi ile bağışıklık sistemimiz güçlenir ve soğuk algınlığından kansere kadar her hastalıkta aşkın hem koruyucu hem iyileştirici etkisini görürüz. Kanser hastalıklarında bağışıklık sisteminin güçlü olması özellikle önleyicilik adına büyük etkendir. Kanserle ilgili yapılan araştırmalarda aşk ile değişen hormon ve nörotransmitterlerimizin kanser tedavisinde destekleyici ve tedaviden alınan faydayı arttırıcı etkisi olduğu belirtilmektedir. Aşkın bağışıklık sistemini güçlendirmesi ile kanser hücrelerinin oluşması engellense de mucizevi bir tedavi yöntemi olarak görülmemelidir.
Aşk çoğumuz için kalp ile ilişkilendirdiğimiz bir duygudur. Zaman zaman “kalp kırıklıkları” ile sonlansa da yapılan araştırmalar aşkın kalp sağlığına olumlu yönde etkileri olduğunu göstermektedir. Aşkın getirdiği heyecan ve hareketlilik de kalbimizi sağlıklı tutar. Aşk ilişkisinin olduğu evliliklere bakıldığında evli olmayan ya da aşık olmayan bireylere göre daha uzun yıllar yaşadıkları görülmektedir.
Tüm bu nörolojik ve fizyolojik etkilerinin yanı sıra aşk öncelikli olarak bize sıcak ve yakın bir ilişki, işte geçirdiğimiz stresli bir günün ardından duygularımızı paylaşabileceğimiz anlayışlı, destekleyici bir arkadaş, günlük kaygılarımızdan uzaklaşarak güvende ve rahatlamış hissedebileceğimiz bir kucak ve hayatın yükünü, sorumluluklarımızı paylaşabileceğimiz bir partner verir.
Uzm.Psk.Lale TUNCEL
Klinik Psikolog-Psikoterapist